Saklıkent Kanyonu olarak da bilinen bu milli parkını yılda yılda 210 bin turist ziyaret etmektedir.  Kanyonun keşfi ise, bir çobanın hayvanlarından birinin bölgeye kaçması ve çobanın onu arama çalışmalarının sonucunda burayı keşfetmesi ve yetkililere bildirmesi gibi epey ilginç bir hikayeye dayanıyor. Doğanın büyüleyici hazinelerinden biri olan bu Kanyon, her ziyaretçiyi kendisine hayran bırakmayı başarıyor.
 
Buraya geldiğinizde doğal yaşamın birçok alternatifi ile karşılaşabilmeniz mümkün. Milli Parkın yükseltisine bağlı olarak farklı bitki türleri varlığını sürdürmektedir. Giriş bölgesinde Kızılçamlar ile karşılaşıp, yükseklere çıktıkça farklı Çam türleri ve Sedir ağaçlarını gözlemleyebilirsiniz. Bölgede yer alan Aktar Yaylası içerisinde de Siklamen adı verilen endemik bitkiyi görebilmek de mümkün olmaktadır.
 
 Kanyonun içinde yer alan buz gibi suların aktığı Saklıkent Çayı, sıcak yaz günlerinde serinlemek için ideal bir yerdir. Kanyonun girişinde yer alan restoran ve kafeler, ziyaretçilere geleneksel Türk yemeklerinin en güzel örnekleri ile hizmet vermeye devam etmektedir.
 
Türkiye’nin gizli köşelerini ziyaret etmeyi, doğal bitki örtüsünün ender örneklerini keşfetmeyi seven maceraperest bir gezginseniz Antalya’ya gediğinizde bir gününüzü mutlaka buraya ayırmalısınız.