Doğu Afrika’da Tanzanya kıyılarında yer alan ve birden fazla ada olan, Zanzibar takımadaları yüzyıllardır kültür, ticaret ağının merkezi olmuştur. Arap tüccarlar, Hintli tüccarlar, İranlı fatihler ve Avrupa imparatorluklarının hepsi Zanzibar’a demir atmış ve Afrika’nın Swahili kültürünün kalbi olan şeye karışarak izlerini bırakmıştır.
 
Avrupalı ​​gezginler uzun süredir Zanzibar’ın büyüsüne kapılırken, Doğu Afrika’da safariye çıkan Amerikalılar evlerine gitmeden önce bu durağı genellikle gözden kaçırmışlardır. Oysa ki, Zanzibar’ı yan gezi olarak bir seyahat programına kolayca ekleyebilirsiniz. Tanzanya ve Kenya’daki safari başkentlerinden direkt uçuşlar yaklaşık bir saat sürmesine rağmen Zanzibar’a indiğinizde çok daha uzaklara seyahat etmiş gibi hissedeceksiniz.
 
Çoğu kişi için Zanzibar ziyareti, Zanzibar Şehri’nin eski kalbi olan Stone Town olarak bilinen bölgede başlar ve biter. 2000 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne giren Stone Town, inanılmaz derecede dar sokaklar, dolambaçlı sokaklar, renkli dükkanlar, çarşılar, camiler ve Stone Town’ın simgesi haline gelen özenle oyulmuş ahşap kapılarıyla büyük Arap evlerinden oluşan büyüleyici bir labirenttir. Son sayımda, bu kapılardan yaklaşık 560 tane olduğu ve en eskisinin 1694 yılına kadar uzandığı bilinmektedir. Stone Town’daki 1.700 tarihi binanın hasarlı olan yaklaşık yüzde 80’i yenilenip Zanzibar temaları ve malzemeleriyle süslenmiş butik otellere dönüştürülmüş, birçoğu, onları oyan Hintli zanaatkarların mirası olan büyük pirinç kaplamalarla süslenmiştir.
 
Stone Town’ın adı, çoğu hala ayakta olan orijinal binaları inşa etmek için orijinal olarak kullanılan mercan taşından almaktadır. Kasabanın sıcak karakteristik tonu da buradan gelmektedir
 
Stone Town’ın antik, dolambaçlı sokakları ve dar şeritlerinden oluşan labirentinde kaybolmak sizin için en eğlenceli aktivitelerden biri olacak.  Stone Town’ un büyüsü, tam da bu kayboluştan geliyor.